• Kendi gezilerinden çektiği görselerle sunduğu tarih yazılarını biz büyük bir keyifle okuyoruz. Koç Üniversite’sinde Tarih, Arkeoloji ve Sanat Ta

  • Fikirle yatıp kalkan, Serdesin reklam ajansının baş fikir esnafı dostumuz Serhat Bayram’a hangi kelimeyi sorabilirdik!? Tabii ki “Fikir” NerdenGeliyo?

  • Evde yoklarsa nerdeler? Tabii ki seyahatteler! 3. geleneksel pazar sohbetlerimizde yine bir seyahatten bildiren sevgili gezgin dostumuz Deniz ErayR

  • “Büyüleyici bir Türk sanatı olan “ebru”nun hem deyim olarak hem de gerçekten kitabını yazmış, bu geleneği özen ve tutkuyla yaşatan, öğreten sayg

  • Sosyal medyada onu her gördüğümüzde bize “keşke öğrencisi olmak için tıp okusaydık” dedirten değerli Prof. Dr. Erbuğ Keskin’i, Nerde

Son Yazılar
İstek Kelime

Nereden geldiğini merak ettiğiniz ve sitemizde bulamadığınız kelimeleri bize sipariş ederseniz memnun oluruz.

 

    Derler ki, "kredi"yi ancak ona ihtiyacınız olmadığını kanıtladığınızda alabilirsiniz! Ya da güvenilir bir kefiliniz olduğunda. Bu güven mevzusu, aslında "kredi" kelimesinin kökünde yatıyor. Fransızca versiyonunu benimsediğimiz bu uluslararası kelime, Latince'de "inanmak" anlamına gelen "credere" fiilinden geliyor. İsabet olmuş zira tüm bankacılık sistemi "kredi" yani "inanç, güven" üzerine kurulu. Dünya...

    İMÇ yani İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'nı bildiniz mi? Hah işte, orada satılan envai çeşit kumaş, dokuma, düğme, incik boncuğa "manifatura" diyoruz dilimizde. Gelin görün ki, İtalyanca orijinali "manifattura" şeklinde yazılan bu garip kelime aslında iki top kumaştan çok daha fazlası. Latince'de "el" anlamına gelen "manus"  ve "yapım" anlamındaki...

    Bu kelimeyi çocukken anneanne, babaannesinden duyup, uzun süre "aptes" diye bilen başkaları da var mıdır? "Abdest", bulmacacıların fark edebileceği gibi, aslında iki kelimeden oluşuyor: "Ab" Farsça'da "su" demek. "Ab-ı hayat"taki gibi. "Dest" ise "el" demek . "Bir el dolusu" anlamına gelen "deste"deki gibi. Peki "el suyu" anlamına gelen "abdest"i, eskiler tuvalete giderken...

    Aaah ah, şimdi bir tane olsa da yatsak üzerine! Plajın, havuzun; yaz keyfinin vazgeçilmesi "şezlong"u dilimize ta Fransa'dan sürüyerek getirmişiz. Fransızca'da "chaise longue" şeklinde yazılıp, aynen bizdeki gibi okunan kelime, bildiğimiz "uzun sandalye" demek aslında. [caption id="attachment_570" align="aligncenter" width="474"] "Jozefin" tipi bir koltuğun gözüktüğü, 1863 tarihli bir...

    Yurdumuzdaki eksikliği son dönemde hissedilince bir anda değere binen "liyakat" kelimesi, bir açıklamayı çoktan hak etmedi mi? "Liyakat" donanımsız, yetersiz bir insanın yönetici yapılmamasıdır. Veya bir yöneticinin bazı çalışanlarını; akraba oldukları ya da egosunu okşadıkları için kayırmamasıdır. Arapça'dan ithal ettiğimiz "liyakat"in içinde "layık" kelimesi var. Yani bir insanın "kendine yakışanı...

    İngilizler ona "sunflower", Almanlar "sonnenblume" demiş. İkisi de "güneş çiçeği" anlamına geliyor. Araplar içinse "güneşin kulu" o; "abdüşşems" diyorlar. Fransızlar, İtalyanlar ve İranlılarsa, onun her gün yaptığı hareketten etkilemişler. Sırasıyla "tournesol", "girasole" ve "afitabgerdan" demişler bu "güneşe dönen" çiçeğe. Uçsuz bucaksız tarlalarında her biri güneşe dönerek büyüyen; koskocaman,...

    "Frenk'ten aldım gardırop, eve geldim gardolap!" "Gardolap" ağza harika oturan, müthiş bir kelime ama maalesef bir yanlış anlaşılmadan ibaret. Kimi kaynaklarda "gardrop" şeklinde de geçen "gardırop", Fransızca'da "koruyucu" anlamına gelen "garde" ve "elbise" anlamındaki "robe"un birleşimi. Yani "elbise koruyucu" anlamına gelen "gardırop" Fransız'ın bize çevirdiği "dolap"tır! "Gardolap" ne derseniz, o...

    Sezercik veya Ahmet Necdet Sezer'den gelseydi belki "sezeryan" şeklinde yazılıp okunabilirdi ama "sezaryen" kelimesi "Sezar"dan geliyor. Rivayete göre Sezar'ın doğabilmesi için annesinin karnı kesilmişti. Fransızca'da "Sezar'a ait" anlamına gelen "césarienne" (okunuşu: sezaryen) doğum tekniği de onunla beraber dünyaya gelmişti. [caption id="attachment_506" align="aligncenter" width="224"] "Sezaryen" Sezar'dan gelse de, kendisinin normal...

    Kutlarken, yas tutarken; çağırırken, kovarken; selam alıp verirken ve bazen de sadece havasını almak için kullandığımız milli çalgımız olan "korna"yı bugün avuç içimizle çalsak da, kendisi aslında ağızla çalınan bir enstrüman. "Korna", İtalyanca'da "boynuz" anlamına gelen "corno"nun çoğulu. Latince'de aynı anlamı taşıyan "cornu"dan geliyor. İngilizce'deki "horn" da,...

    "Ağustos" ayının hikayesi, Antik Roma'nın "Temmuz"uyla başlıyor. Sadece 5 yıl süren diktatörlüğüyle, neredeyse 5 asırlık koskoca Roma Cumhuriyeti'ni imparatorluğa iten Jül Sezar'ın adı, ölümünden sonra "Quintilis" yani şimdiki Temmuz ayına verilmişti.* Örneğin bugün İngilizce'deki "July", adını Latince'deki "Iulius" yani Jül'e borçlu. [caption id="attachment_474" align="aligncenter" width="254"] Bugün Batı ülkelerinin çoğu, Temmuz boyunca her...

    Ünlü sinema oyuncuları bizim için "artiz"dir. Hatta siyah-beyaz döneminden, saçları briyantinlisi makbuldür. Yakışıklı bir delikanlıyı överken "artiz gibi" deriz. Mahallede çekirdek çitleyen kızların önünde bisikletinin lastiğini kaydıran çocuk "artislik yapıyor"; maçta kabadayılık yapanı ise "artislik taslıyor"dur. [caption id="attachment_453" align="aligncenter" width="350"] Bir "yabancı artis".[/caption] Halk dilinde farklı anlamlar kazanmış "artist" kelimesi aslında...

    "Evladım kuranderde kalma diyorum sana! Boynun tutulur, zatürre matürre olursun maazallah!" En az "cereyan" kadar antika bir kelime olan "kurander"in aslını büyüklerimize sorun, anlatsınlar. Kapıyı pencereyi örtmeyenin boynunu, sırtını hepten kilitler! İlk görüşte bir dini dernek veya dergi ismi gibi duran "kurander", Fransızlar'dan aldığımız bir başka kelime. Orijinal dilinde...

    "Televizyon, teoride imkansız değil." İngiliz Windsor Dergisi'nin 1907'de yayınladığı "Görselleri Telgraflamak" adlı yazı böyle başlıyordu. "Televizyon" 1900'lerin başında ortaya çıktığında - tıpkı günümüzün teleport'u gibi - sadece bir kavramdı; cihazı ise bir hayal. Bu hayali gerçek kılma yarışındaki mucitler, "telefot" (1880) ve "televista" (1904) gibi alternatif isimler de zikrediyorlardı. Tüm bu isimlerin...

    Ya da, kimi kaynaklara göre "röveşata". Yüksek miktarda akrobasi içeren bu ilginç kelimenin kaynağı, İtalyanlar. Şaşırdık mı? Bilakis, havasından geçilmeyen bu sevimli Akdeniz milleti topa efendi gibi düz vursa, asıl ona şaşardık. "Rövaşata", topa vurmak için kendini sırtüstü yere atma ya da kendini sırtüstü yere atmak için topa vurma hareketine deniyor (artık hakikat oyuncunun gerçek niyetine...

    Günümüzde bilgisayarın, genetiğin ve hatta toplumun bile mühendisi mevcut ama, "mühendis" kelimesi özünde "arazi"yle alakalı. "Mühendis", "hendese bilen kişi" anlamına geliyor. "Hendese" de Arapça'da "arazi / alan ölçümü" demek. Farslar'ın "ölçü / adım" anlamına gelen "endaze"sinden türemiş. Doğu'daki mühendis kavramının İngilizce karşılığı "engineer" ise, Latince'deki "ingenium" kelimesinden geliyor. "Doğuştan gelen yetenek, deha" anlamındaki bu kelime; icatla,...