• Kendi gezilerinden çektiği görselerle sunduğu tarih yazılarını biz büyük bir keyifle okuyoruz. Koç Üniversite’sinde Tarih, Arkeoloji ve Sanat Ta

  • Fikirle yatıp kalkan, Serdesin reklam ajansının baş fikir esnafı dostumuz Serhat Bayram’a hangi kelimeyi sorabilirdik!? Tabii ki “Fikir” NerdenGeliyo?

  • Evde yoklarsa nerdeler? Tabii ki seyahatteler! 3. geleneksel pazar sohbetlerimizde yine bir seyahatten bildiren sevgili gezgin dostumuz Deniz ErayR

  • “Büyüleyici bir Türk sanatı olan “ebru”nun hem deyim olarak hem de gerçekten kitabını yazmış, bu geleneği özen ve tutkuyla yaşatan, öğreten sayg

  • Sosyal medyada onu her gördüğümüzde bize “keşke öğrencisi olmak için tıp okusaydık” dedirten değerli Prof. Dr. Erbuğ Keskin’i, Nerde

Son Yazılar
İstek Kelime

Nereden geldiğini merak ettiğiniz ve sitemizde bulamadığınız kelimeleri bize sipariş ederseniz memnun oluruz.

 

    "Avam", "seviyesiz" anlamlarında kullandığımız "lümpen" tabirini, bu profilin tam zıttındaki evrensel deha Karl Marx'a borçlu olmamız çok hoş değil mi? Hayatını sınıfsız bir toplum fikrine adayan Marx, "lümpen" kelimesini ilk kez 1846'da, Engels'le kaleme aldığı "Alman İdeolojisi" adlı toplama eserde, "lumpenproletariat" yani "lümpen proletarya" tamlamasında kullanmış. Toplumun "mal varlığı...

    "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" derler ama yerli yerinde durmakta da "huzur" varmış meğer. Peşinden koşup durduğumuz "huzur"a erişebilmek için kılımızı kıpırdatmadan durmamız gerekiyor; tabii kelimenin kökenine bakacak olursak. Zira Arapça'dan aldığımız "huzur" kelimesi, "hazır bulundu, durdu" anlamındaki "ḥaḍara" fiilinden geliyor, yani bir nevi "hazır, yerleşik olma"...

    Bir işle "amatör olarak" ilgilenildiğinde, o iş illa yarım yamalak, acemice yapılıyormuş gibi düşünmeye meyilliyiz. Halbuki "amatör" kelimesinin kökeni bize öyle demiyor.* Fransızca'dan ithal ettiğimiz "amatör" (fr. yazımıyla "amateur") "seven / sever" anlamına geliyor. Kökünde Latince'de "sevmek, aşık olmak" anlamındaki "amare" fiili var. İtayanların "ti amo"su, Fransızların "je...

    Sıkı giyin ey ahali, "kasım" geldi! Önümüzdeki günler için duacısı olduğumuz "pastırma yazı"nı saymazsak, artık ceketsiz gezmelere, ısıtmasız oturmalara veda vakti. "Kasım" ve "ekim" ayları, bir elmanın iki yarısı. İsimleri 1945 yılında beraber yürürlüğe giren ikili, doğum günlerini "aralık" ve "ocak" kelimeleriyle paylaşsalar da, onları birleştiren daha güçlü...

    "Amiral" sizce Doğulu mu, Batılı mı? Bize sorsanız, o da herhalde "orijinal", "termal" veya "general" gibi Batı kökenlidir derdik. Hatta İngilizce'deki karşılığı "admiral" kelimesinin, "hayran olmak" anlamına gelen "to admire" fiilinden geldiğini söyleseler, gayet aklımıza yatardı. "Amiral": hayran olunacak apoletlere sahip komutan. Nasıl, uyar mı dersiniz? Gelin...

    Fi tarihinde, Girit'teyiz. Taht oyunlarından bezen Kral Minos, denizler tanrısı Poseidon'dan bir işaret göndermesini istiyor: bembeyaz bir boğa. Hesapta o gelince Minos "bakın mucize boğama, nasıl da kralım!" diyecek ve sonra onu Poseidon'a gerisin geri kurban edecek. Poseidon, Minos'u kırmayıp boğayı gönderiyor ama hayvan o kadar beyaz ve...

    "Cumhuriyet". Her ders, her haber, her kamu binası ve her bayramda karşımıza çıkan bu uzun, şairane kelimenin kökenini hiç düşündünüz mü? Arapça'da toplanmayı, birleşmeyi anlatan "cem" kavramını "cuma" ile paylaşan "cumhur", "topluluk, halk" anlamına geliyor. Aynı zamanda bir yönetim biçimi olan "cümhur", Türkçe'de önce "cümhuriyyet"e, oradan da "cumhuriyet"e dönüşmüş. TDK'ya...

    "Orjinal", sık yaptığımız yazım hatalarının belki de en ironiği. "Ben hij ijerr miiiym  janım karıjiğm!" diyen biri ne kadar ayıksa, üzerinde "orjinal" yazan etiket, ambalaj, tabelanın anlattığı ürün de o kadar "orijinal" oluyor işte. Daha kelimeyi yazarken malzemeden çalanın, malına güven olur mu? Orijinali Fransızca olan...

    Ağzımızdan düşüremediğimiz sözleri "dilimize pelesenk etmiş" oluruz. Başka bir deyişle, "dilimize dolarız". Sizce de "pelesenk" kelimesinin kendisinde dahi bir yapışkanlık yok mu? Özellikle sona doğru, "n" harfine gelindiğinde dile sakız gibi yapışıyor ve finaldeki "k" ile yerini "zamk" misali sabitliyor. Tevekkeli değil, Farsça "balasan" kelimesinin bizdeki karşılığı olan...

    "Ahtapot" kelimesi mi daha ilginç, yoksa ahtapotun kendisi mi? Başındaki "ah"tan mıdır nedir; sanki Doğu'dan geliyormuş gibi duran "ahtapot"un adı, söz konusu hayvanla Ege'de bol zaman geçirmiş Yunanlardan geliyor. "Okto" Yunanca'da "sekiz", "pous" da "ayak" demek (çoğulu: oktopodes). İngilizce'ye "octopus" olarak giden bu kafadan bacaklı, bize de "ahtapot"...

    "Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa. İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza!" diye anlatmış şarkıcı Şenay kendi "ütopya"sını 70'lerin başında. Yunanca bir kelime olan "ütopya", antik çağlardan kopup gelmiş gibi dursa da aslında Yeni Çağ icadı, yapay bir kelime. Mucidi de, 1516'da aynı isimde...

    "Tuhafiye"den bile tuhaf olan "züccaciye" kelimesi tabak, çanak, kap kacak satan dükkanlar için kullanılır. Bir de Cem Yılmaz'ın bir filminde bahçe cücesi satan "cüccaciye" dükkanı var; henüz filmi izleme şansımız olmadı ama "cüccaciye" kadar müthiş bir kelime oyununu anmadan edemedik. Arapça'dan ithal "züccaciye"nin kökünde, "cam", "sırça" anlamına...

    TDK Türkçe sözlüğüne girmemiş olsa da, entel dillerde gezinen "sarkastik" kelimesi, içinde "sarkazm" barındıran tavır, davranış ya da şahıslar için kullanılan bir sıfat. "Sarkazm" çaktırmadan ama can acıtarak alay etme eylemine deniyor. Kinaye, istihza, taşlama ve tariz gibi kelimeler "sarkazm"ın yakınında dursa da, söz konusu kelimede...

    "Kolonya" sizce de çok bizden biri gibi durmuyor mu? "Misafire kolonya dökme" geleneğinden tutun, dezenfektan ve tentürdiyot olarak kullanımına, berberde tıraş sonrası losyonuyken, askerde yasak ve ölümcül bir alkollü içkiye dönüşebilmesine kadar, bize her yer kolonya. O denli ki, onu "kolonyağ" ve hatta "kolon yağı" olarak bağrımıza...

    "Şemsiye" deyince aklınıza ilk gelen şey nedir? Herhalde yağmuru düşündünüz değil mi? Ya da ıslanmayı? İsmine bakılacak olursa, yağmurdan korumak aslında "şemsiye"nin ikincil işlevi. Zira "şems" Arapça'da "güneş" anlamına geliyor. "Şamsiyya" yani bizdeki yazımıyla "şemsiye" de "güneşlik" oluyor. Mevlana'nın akıl hocası Şems-i Tebrizi "Tebriz'in güneşi" iken, erkeklere verilen...

    Çoğu çocuğun hayallerini süsleyen "astronot" ünvanı, insanoğlunun uzaya ilk kez gönderildiği 1961* yılından bu yana sadece 500 küsur kişiye nasip olmuş. Devlet memuru, asker ve birkaç sivilden oluşan bu şanslı azınlığın ortak özelliği, Uluslararası Havacılık Federasyonu'nun belirlediği 100 kilometre yükseklik limitinin üzerine çıkmış olmaları. Tabii bu yüksekliği...

    "Yok hayır, bu işte bir hayır var" cümlesinde görülebileceği gibi, "hayır" kelimesininin dilimizde başlıca iki anlamı var. Biri, "evet"in zıttı olan olumsuz "hayır"; diğeri de "daha iyi, tercih edilen, iyilik" anlamlarını taşıyan olumlu "hayır". Şimdi bunlardan teki uzun "a" ile "haayır" diye, diğeri de kısa "a" ile "hayır"...

    "Müziksiz bir hayat hatadır" diyen Nietzsche, ne doğru söylemiş! Hatta bırakın hatayı; müziksiz bir hayat acaba hayat mıdır? Hayatta olduğumuzun başlıca göstergesi kalp bile, "tup tup es", "tup tup es" diye üç vuruşluk bir ritme sahiptir. Tıpkı bir semai veya valste olduğu gibi. Yürürken ayaklarımızın icra ettiği "rap rap" ise ikilik...