“Huzur” NerdenGeliyo?
“Tebdil-i mekanda ferahlık vardır” derler ama yerli yerinde durmakta da “huzur” varmış meğer.
Peşinden koşup durduğumuz “huzur“a erişebilmek için kılımızı kıpırdatmadan durmamız gerekiyor; tabii kelimenin kökenine bakacak olursak. Zira Arapça‘dan aldığımız “huzur” kelimesi, “hazır bulundu, durdu” anlamındaki “ḥaḍara” fiilinden geliyor, yani bir nevi “hazır, yerleşik olma” durumu.
“Huzur“un anahtarı “hazır” kelimesini biz hep “hareketin öncesindeki hal” diye yorumlarız ama anlaşılan, “hazır” ana dilinde öncelikle “mevcut, olduğu yerde duran, şimdi ve burada olan” anlamını taşıyor. Aynı şekilde “birinin huzuruna çıkmak” dediğimizde, bir yerde sabit duran kişinin karşısına çıkmaktan bahsediyoruz. Mevcudiyet, prezans anlamına gelen ve bir yüceltme tabiri olan “hazret” de aynı kelime ailesinin mensubu.*
“Huzur” hareketsizlikten geliyor gibi dursa da, daha ziyade yakalanması zor bir denge haline benzemiyor mu? Yani yerde öylece yattığı için değil de, büyük uğraşlar sonucu ayakta, dengede durduğu için hareketsiz olabilen bir cisim gibi “huzur“. “Hazır” olmadığımızda “huzursuz” hisseder, huzura kavuşmak için harekete geçeriz… Ya da geçmeyip, “halihazırda” olduğu gibi huzursuz huzursuz yaşar gideriz. Bu ne yaman çelişki, değil mi? 😳
* Mevcut olmakla ilgili bir diğer güzel kelime için: “Vücut” NerdenGeliyo?