“Kurtuluş” NerdenGeliyo?
Bugün o ilk adımın 98. yıl dönümü. Aydınlığa, bilime, çağdaş eğitime, akılcılığa, kadın-erkek hak eşitliğine ve tüm bunların güvencesi olan laik ve demokratik cumhuriyete doğru atılan o ilk ve en zor adımın.
Mustafa Kemal‘in kendi gibi 18 Osmanlı askeriyle Samsun‘a attığı o ilk adım, Mondros Mütarekesi ile bölge bölge parçalanmanın sonuna gelmiş bir ülkenin, bir halkın Kurtuluş Savaşı‘nı ya da eski adıyla İstiklal Harbi‘ni başlattı.
“İstiklal” hepimizin bildiği gibi “bağımsızlık” demek. Fakat Arapça‘dan aldığımız bu ağdalı kelimenin içinde ilginç bir detay var: “az idi, küçük idi” anlamına gelen “kalla” kökü. Yani “istiklal“, kökeninden hareketle “küçümseme, hiçe sayma” anlamına da geliyor. “İstiklal Harbi” dediğimizde zorbanın, işgalcinin, haksız hükmedenin küçümsendiği, ona isyan edilen bir savaştan bahsediyoruz.
Aynı savaşın çağdaş ismi olan “Kurtuluş Savaşı“ndaki “kurtuluş” kelimesi ise Eski Türkçe kökenli. Bir açıklamaya göre*, “baht, uğur, selamet” anlamındaki “kut” kökünden türeyen “kutgarmak” zamanla “kurtarmak” olmuş; bir canlıyı felaketten, zordan uzaklaştırmayı, onu “kutlu” günlere taşımayı anlatmış.
Bir diğer açıklamaya göre ise** “kurtulmak“, “doğurmak” anlamına gelmiş: Anadolu ağızlarında, doğuran kadın “gurtulmuş“.
Yani “İstiklal Harbi” ve “Kurtuluş Savaşı“nı eşanlamlı gibi kullansak da aslında “istiklal” geçmişin zorbasıyla mücadele eden bir kavramken, “kurtuluş” yaşama dönmeyi de içeriyor. “İstiklal” geçmişle yapılan, “kurtuluş” ise gelecek için verilen savaş. Biri olmadan, diğeri olmuyor.
Tıpkı bizlerin; atalarımız Osmanlı‘nın zengin kültürel mirası ve atamız Mustafa Kemal‘in ileri görüşü olmadan olamayacağımız, “kut“a ulaşamayacağımız gibi.
Karanlığa karşı istiklal; aydınlık için kurtuluş mücadelesini elden bırakmayan gençlerin… Hem geçmişini, hem geleceğini barışla kucaklayabilen “zeki, çevik, ahlaklı” gençlerin bayramı kutlu olsun! 🛳🏋🏻🇹🇷