“Tavla” NerdenGeliyo?
6. yüzyıl İranı‘ndayız. Filozof kişiliğiyle nam salmış, “ölümsüz ruh” lakaplı Kral 1. Hüsrev, Sasanilere altın çağını yaşatmakta. Bir gün Hint kralı, Hüsrev‘e nazik bir şekilde meydan okumak için ona bir masa oyunu gönderiyor ve diyor ki; “madem o kadar zekisin, çöz bakalım bu oyunun sırrını.”
Hüsrev‘in kurmayları, damalı bir tahtada oynanan ve üzerinde bir sürü savaşçı karakter olan bu oyunu çözmek için üç gün uğraşıyorlar. En sonunda vezir Büzürcmihr, bugün Farsça adıyla “satranç” diye andığımız bu Hint oyununun mantığını çözüyor ve kralı Hüsrev‘in itibarını kurtarıyor.
Bununla da kalmayıp, Hint kralına cevaben bir oyun hazırlıyor Büzürcmihr. Zarlar ve pullar içeren bu masa oyununun sırrını bir türlü çözmeyen Hintliler, “şah mat edeyim” derken “mars” oluyorlar.
Kökleri İran coğrafyasında 5000 yıl önceye uzanan ve Roma ile Uzak Doğu arasındaki geniş bölgede oynanmış “tavla” oyuna dair en ünlü hikayelerden biri, vezir Büzürcmihr‘in hikayesi.
Bugün milli oyunumuz sayılabilecek kadar sık oynayıp sahiplendiğimiz “tavla” büyük ihtimalle İran doğumlu olsa da, ismini Yunanlara borçluyuz. Farsça‘da “nard” diye anılan oyuna “tavli” diyen Yunanlılar, bu ismi Latince‘de “masa“, “levha“, “düz yüzey” anlamlarına gelen “tabula“dan türetmişler. Bu bağlamda üzerine yazı yazılan küçük “tablet“, büyük “tabela“, külllük anlamındaki “tabla” ve hatta üzerine vurduğumuz düz yüzey “davul“; “tavla” ile dil kardeşi sayılır.
İsmini Yunanlardan, “düşeş“, “pencüse” gibi pek çok terimini Farslardan aldığımız “tavla“yı bu kadar sahiplenmemiz nedendir acaba? Zar atması, pul şaklatması keyifli olduğu için mi? Tatlı rekabetinden, bitmeyen muhabbetinden mi? Yoksa, ideal mantık oyunu “satranç“ın aksine, tıpkı hayat gibi hem beceri, hem şans gerektirdiğinden mi? 🎲🎲
* Ana Görsel: 1325 civarında İngiltere’de basılan “Lutrell Mezmurlar Kitabı”ndan bir ilüstrasyon. (kaynak: Wikipedia) “Tavla”nın Avrupalı atalarından biri de, Antik Romalıların “Ludus Duodecim Scripture” yani “On İki Çizgi Oyunu” idi.