“Yeşil” NerdenGeliyo?
Var mı “yeşil“den daha canlı renk? Var. Kırmızı var, turuncu var, hatta sarı var. Ama en “yaşayan” renk hangisi dersek, kim yenebilir yeşili? Tüm doğa yeşil.
Yeşilin olduğu yerde yaşam, yaşamın olduğu yerde yeşil var. Tevekeli değil, Eski Türkçe “yaş” kelimesi hem doğduğumuzdan içinde bulunduğumuz ana kadar geçen zamanı ifade etmiş, hem de “taze“, “nemli, ıslak“, “gözden çıkan su” anlamlarına gelmiş.
“Yeşil” de esasen “yaşarmak” fiilinden geliyor. “Yaşarmak” yaşlandıkça “yeşermek“, “yaşıl” da “yeşil” olmuş . Yani düşününce, güzel dilimiz tek bir kelimeyle yaşamı, doğayı, bitkileri ve onları hayatta tutan suyu birbirine bağlamış.
Benzer bir yapıyı İngilizce‘de de görüyoruz: “yeşil“in İngilizcesi “green“, “ot” anlamındaki “grass” ve “büyümek” anlamındaki “grow” kelimeleriyle aynı Germanik kökten geliyor.
Genellikle yaşam, sağlık, gençlik ve umutla bağdaştırılan yeşil rengi Orta Çağ ve Rönesans Avrupası‘nda seçkinlerin, bankerlerin ve tüccarların rengiymiş. Toplumun en tepesindeki soylular kırmızı rengini kuşanırken, onların hemen altındaki bu zengin grup “yeşil” rengini sahiplenmiş.
İslam‘da ise yeşil, cennetin yemyeşil bahçelerini ifade etmiş ve kutsallaştırılarak çoğu Müslüman devletin bayrağının rengi olmuş.
Tüm kültürlerde önemli bir yeri olan yeşili gezegenimizin ciğerleri, doğanın örtüsü olan bitkilerden bağımsız düşünmek imkansız. Bu hikayenin gizli kahramanı ise, bitkilere yeşil rengini veren, fotosentez ile ışıktan enerji üretebilen sihirli pigment “klorofil“. 🍀😉