
“Cennet” NerdenGeliyo?”
Oh ne âlâ memleket! Her şeyin güzel ve bol olduğu, hiçbir sorunun olmadığı, ölüm sonrası sadece iyilerin gidebildiği yere “cennet” diyoruz biliyorsunuz.
Tabii her dinin cenneti ayrı. Bir insan sadece kendi dininin cennetine girebilir, o da ancak yeterince iyi bir insansa veya cehennemde cezasını çekmişse mümkün. Öte yandan mantık olarak mensubu olmadığınız her bir dinin cehenneminde de yeriniz hazır. Hele ateist iseniz gidebileceğiniz yığınla cehennem karşılığında maalesef bir tanecik bile cennet yok.
Kur’an-ı Kerim‘de adı geçen “cennet“, Arapça‘da “bahçe” anlamına gelen “canna” kelimesinden geliyor. Bu kelime Aramice‘de “korumak, etrafını çevirmek” anlamındaki “gena” fiilinden türemiş.
İslam‘daki “cennet“in en güzel, en yüksek, en değerli köşesine “firdevs” adı verilmiş. Bu kelime, İngilizce‘de “cennet“in karşılığı olan “paradise” ve Batılı türevleriyle aynı. “Firdevs” ve “paradise“, pek çok konuda semavi dinlere örnek teşkil etmiş antik İran dini Zerdüştlük dili Avesta‘daki “pairidaeza” kelimesinden gelmiş. “Etrafında” anlamındaki “pairi” ve “kurmak, inşa etmek” anlamındaki “diz” kelimeleri bir araya gelip, cennet bahçesini çitle çevirmişler.
Orta Doğu çıkışlı tüm dinlerde “hayallerdeki mekan”ın, korunaklı bir bahçe ile tasvir edilmesi sizce tesadüf mü? Büyük semavi dinlerin en eskisi olup, Hıristiyanlık ve İslam‘la pek çok kutsal kişi ve sembol paylaşan Yahudilik‘te, Hz. Adem‘in içine koyulduğu cennet bahçesi Aden’den çıkıp dört kola bölünen bir ırmaktan bahsedilmiş. Bu kolların adları sırasıyla Pişon, Gihon, Dicle ve Fırat. İlk ikisinin kimliği meçhul fakat Dicle ve Fırat‘ın, insanlık medeniyetinin beşiği Mezopotamya‘yı çevreleyen çitler olduğunu söyleyebiliriz.
Tarımla birlikte yerleşik düzenin artılarını keşfetmiş ama bir yandan da toprağını koruma ihtiyacı duymuş Orta Doğulu atalarımız için, bereketli ve korunaklı bir bahçe tabii ki de “cennet” sayılırdı!
🚧🌳🚧