"Zeval" NerdenGeliyo?

“Zeval” NerdenGeliyo?

Dilimizde “zeval” ya Allah’tan vermemesini istediğimiz şeydir, ya da elçiye olmayacak şey. Sahi, nedir bu “zeval“? “Ceza” mıdır, “bela” mı, “zulüm” müdür “kötülük” mü?

Arapça‘dan aldığımız bu kelimenin, “zavallı“yı andırması boşuna değil.

Kime “zavallı” deriz? Ya parası, ya fiziksel gücü eksik olana. Düşkün, düşmüş insana, ayakta duramayana. İşte, “zeval” de “zavallı” ile aynı fiilden, Arapça‘da “düştü, indi, eksildi, tükendi” anlamlarında kullanılan “zāla“dan geliyor. “Yok edilme“, “yıkım” gibi anlamları olan “zeval“, aynı zamanda “güneşin batışı“; “öğleden sonra” için kullanılmış.

Güneşin öğlen en tepe noktaya çıkmasından sonra tekrar düşüşe geçtiği ana "zeval" deniyor.

Güneşin öğlen en tepe noktaya çıkmasından sonra tekrar düşüşe geçtiği ana “zeval” deniyor.

Yani “elçiye zeval olmaz” dediğimizde, “başka birini temsilen haber, laf taşıyan kişi düşürülmez, yok edilmez” diyoruz, haber düşmandan bile olsa. Diyoruz çünkü atalarımızdan öyle duymuşuz. Bugün bir atasözü olmak kolay değil; kuşaktan kuşağa doğrulanmış bir yargı olmanız lazım ki, dil sizi kullanmaya devam etsin.

Bize ne oldu da atalarımızın sözünden çıktık? Ne oldu da gencecik dimağlarımızı kinle besledik? İnsanlığı aydınlatmış onlarca medeniyetin mirası bu eşsiz topraklara, neden kendi ellerimizle “zeval” getirdik? Dün akşam Rus Büyükelçisinin; dostça bir toplantıda ağırlanan bir misafirimizin katledilmesini utanç ve üzüntüyle karşılıyor, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Umudumuz karanlığın yerini yeniden aydınlığa bırakması. Ne de olsa “her kemalin bir zevali, her zevalin bir kemali vardır.” ☀️