“Kandırmak” NerdenGeliyo?

Bakalım kandırabilecek miyiz bugün sizi: “Kandırmak” fiiilinin içinde Eski Türkçe “kan” kökü var. Hani, “kana kana” su içeriz ya, yani “doya doya”… Kanmak kavramı doymanın yanı sıra inanmayı, tatmin olmayı anlatmış. Birini kandırdığımızda, açıklamalarla doyurmuş oluyoruz. Türkiye Türkçesine özgü “kanı” ve “kanıt” kelimeleri de hep “kanmak”tan!

İlginç bir şekilde, Arapça “kanaat” kelimesi de “yetinme”, “daha fazlasını istememe” fikrini veren Arapça “kana’a” kökünden geliyor (mesela İstanbul’un tarihi “Kanaat Lokantası”nın ismi de “fikir” değil “doyum” ile, kanaat etmekle alakalı). Kabul ettirmeyi anlatan “ikna” ve “ikna olmuş” anlamındaki “kani” kelimeleri de aynı kökten.

Gelin görün ki Eski Türkçe “kanma” ve Arapça “kanaat” kelimelerindeki “KAN” sesinin aynı yerden çıktığına dair kanıt bulamadık: Bu iki kelime tesadüfen benzemiş gözüküyor. Zaten aralarında fark yok değil: Mesela Türkçe “kana kana” iyice doyarken, Arapça “kanaat” ederiz aza. Türkçe “kanı”ya kapılır, hepten inanırız; öte yandan düşüne düşüne “kanaat” getiririz Arapça. Bir şeye fazla düşünemeden Türkçe “kanarız”, düşüne düşüne Arapça “ikna” oluruz. Galiba bizim Türkçe “kan”, Arapça’nın “kana’a”sından daha aşırı, daha kontrolsüz. Kandınız mı? Ya da ikna oldunuz mu? Yoksa hiçbiri mi? 😜💦